Çocukluğuma geri dönüyorum bazen... Hep kaçan trenlerden,ucu olmayan iplerden bahsederlerdi. Bunu düşündüm.
Şimdi bir ip düşünelim. Uzun bir ip rengarenk. Kaçtıkça daha iyi tutmak için bir düğüm attığımızı daha sonra. Uca yaklaşıyoruz gibiyizdir hep. Düğümler gittikçe artar. Bu ip bazen bir ömürdür. Düğümler arttıkça içinde sıkışıp kalır ve nefes almanın zorluğunu yaşarsın. Bazen bir sıkııntıdır. Düğümler ilerledikçe patlamaya yaklaşan bir sıkıntı. "Hani şurama kadar geldi" denir ya...
Ama işin güzel tarafı da vardır. İpi görmemek gibi. Gözleri kapayan makyaj akıntılarıyla ipin arkasından bakmak değil ama bu. Güzel bir körlük vakti ip için. Renkler için değil...
Bir şeyleri görünce ortaya bir başka duygu çıkıveriyor: hüzün....
5. tanimlamasi en zor duygulardan biri
kirik, kirilgan pek ince
viyalonsel, keman, sonbahar, aç kedi, ozlem, kenarda durup akamayan bir gözyaşına sağ köşeden bakan bir buruk tebessüm, gecmiş, geçememiş belkide, arpej, evet arpej.. ayni anda degil teker teker duyulan notalar.