7 Kasım 2010 Pazar

Bilinmeyen Tarife

Zaman zaman anlamsızlıklar içinde boğuluyorum. Bazı şeylere kafa patlatmak iyi değil biliyorum.
Yanlışı doğruyu ayırt edemez duruma geldim... Yüzmek ve boğulmak arasında gidip geliyorum.
Olduğundan bile şüphe duyduğum ipek misali ipler üzerinde yürüyorum. Koptu mu kopacak mı bilmiyorum.


Bir yandan da güneş gözümü alıyor sıcaklık içimi ısıtıyor. Ellerimi uzatıyorum tutunacak yer var biliyorum ama sis var çok.
Gözler seçiciliğini, eller görüş alanını kaybediyo sanırım. Ya da her ne oluyosa işte.


Soğuğu sevmiyorum, atmayan kalbimi, üşüyen ellerimi, kansız beynimi vs vs...

Ama hayatı seviyorum sanırım. Hergün bana süslü paketlerle gelip inanılmaz hediyeler sunmasa da bazen bana bombalar getirse de
beni altı ay boyunca kutupta bıraksa da ona seni sevmiyorum diyemiyorum. İçimden gelmiyo...

Bir durakta çok nadir geçen bir otobüsü bekler gibiyim...
Numarasını bilmiyorum, tarifesini bilmiyorum. Yolculuk ne kadar sürer onu da bilmiyorum. Ama bekliyorum...


Işıklarını bekliyorum... sesini...

2 yorum:

Obsesif Kompulsif dedi ki...

Sanırım tamda bu yüzden nefes alıyoruz..Çok güzel olmuş ellerine sağlık.

özgür dedi ki...

teşekkürler :)