2 Aralık 2010 Perşembe

Beyaz Örtü

Hayatın küçük adımlarıyla büyük şeyler yapabileceğimi düşünüyordum ve buna inanmaya gerçekten inanmıştım ve seni de buna inandırmaya çalışıyordum bunun çok zor olduğunu bile bile.

Hep hayatı kocaman bir tabak olarak görmüşümdür içinde birçok yemeğin olduğu… İçinde güzel çirkin bir sürü tadın olduğu. Hayat hep acı değil bence bu yüzden sadece çok yönlü ve değişken. Bunu görmek zor oluyor kötü şeylerden sonra ve yiyesin gelmiyor müddet sonra. Acıkmakla da ilgisi var mı pek bilmiyorum. Yemeğin görünüşü kokusu malzemesi önemlidir sanırım. Ama her zaman önemli midir onun hakkında da bir fikrim yok pek.

Hırslardan, ikiyüzlülükten, yalandan biraz uzak bir dünyada durmak istiyorum cenin pozisyonunda. Ütopya hayallerimi de çok seviyorum bilmem neden. Şöyle olsa böyle olsa ne de güzel olur diye çok düşünüyorum olmayacak şeyler üzerine. Olan şeylerin üzerine de beyaz şeffaf olmayan bir örtü seriyorum. Yeni beyaz bir sayfa açmak gibi ama “kalbin kadar beyaz olan bu sayfayı bana ayırdığın için teşekkür ederim” saçmalıklarından uzak bir şekilde. Hayal dünyamı seriyorum gözlerimin önüne ve onunla beraber oturuyorum ve anı yaşıyorum. Dertleşiyoruz, beraber düşünüp hareket edememenin hüznünü paylaşıyoruz. Uzun sürmüyor tabi ki bu… Hayat gerçekleri yaşatmak konusunda üstaddır.

Gel seninle örtelim beyaz bir örtü ve saralım kanayan yerleri. Zaman ilaçtır derler şu derler bu derler… Hep derler haklıdır da bazıları… Bazen kulaksız olmak lazım. Bazen beyinsiz de olmak lazım olduğum gibi… Mantıkla hareket etmemek lazım. Duyguları akıtmak lazım yokuş aşağıya. Doğru olan budur bazen. Ama bazen…

Ver elini ve yuvarlanalım şu yokuştan çimenlere…

Yeni Türkü’ ydü :

“Ve bir yeni ömür vardığın çimen yeşilliğince…”

2 yorum:

Gaia dedi ki...

bazen durmak ve her şeyi dışında bırakmak lazım,bazen kimseyi umursamadan belki bir duvar gibi yaşamak lazım.bir süreliğine.
sonra ver elini yuvarlanalım çimenlere...
beğendim:)

özgür dedi ki...

teşekkür ederim :)