6 Mayıs 2010 Perşembe

hissettiklerinizi yaşayın!

‘Büyüdüğünde Kalbin Ölür’ yazılan bir yazı üstüne yapılan bu yorum bana yeniden Breakfast Club filmini hatırlattı. Film hakkında özet geçmeyeceğim elbette ama yapılan yorumdan sonra aklıma gelenleri yazmadan duramayacağım.Hele birde bunun üzerine ‘bizim kız ‘ adlı Türk Filmimizi izleyince yazmamak elde değilBundan kısaca bahsedeceğim;

...sokakta bir kız çocuğu bulunur çocuğu alıp mahalleye götürürler.Tüm mahalle bu kıza anne baba olur.Zeynep büyür sürekli başarı dolu bir okul hayatı geçirir ve mahallenin onun için kurduğu hayalleri gerçekleştirmeye çalışır..Ardından liseden mezun olur bir mahalle sıcaklığında film devam ederken farklı olaylar gerçekleşir ama esas olan mahalle sıcaklığı.Bizim devir uçundan o dönemleri yakaladı sanırım...

Biz henüz kavramlarımız kavramadan önce mahallemizde cümbüşler olurdu.(o zamanlar öyle nitelendirirdik :))Akşam 6 dan sonra başlardı sokakta hayat;mahallede...Kapı önleri önce yıkanır (ki serinlesin ortalık) ardından sandalyeler atılır beklenirdi bir iki komşu daha çıkar,derken kapı önü kapanırdı .Çaylar demlenir çerezler alınırdı bakkallardan.Babalarımız politik olaylardan tutunda futbola kadar sohbet ederken anneler danteller,örgüler , çocukların dertleri derken sohbet koyulaşır bir iki de dedikodu yapılırdı (beklide daha fazla :) ) saklambaçlar başlar, bisikletler sürülür,derken sinek ilaçlama arabaları arkasında küçük bir koşu yaptık dan sonra akşam ebesi ile sonlandırırdık günü...

Şimdi sokaklara bakıyorum da eksik geliyor bazı şeyler yokluk var sokaklarda şen kahkahalar yok etrafta,bisikletler seyrekleşmiş her sokak başı kuytu ücralara dönmüş.Sinek ilaçlama araçları da geçmez oldu –geçse de eski duman sefaları olmuyor- tadı yok sokakların yalnızlık çökmüş…insanların artık daha fazla sorumlulukları var sanırım;birbirlerine ayıracak vakitleri kalmadı kalabalıklar artık sıkıcı ve tatsız gelmekte.Mahalle sıcağında büyüyen bizler artık arkadaşlarımızın halini hatırını sormaz olduk.Yeri geliyor aramalar meşgul’e atılıyor! Neden ?

Nedenlerimiz çok aslında…Bahane üretmek de sanırım bir neden oldu.Artık eskisinden daha meşgulüz eski işlerimize ayıracak vakitlerimiz yok. Ee tabi bide teknoloji çağındayız artık kısa mesajlar la arkadaşlarımızı mutlu edebiliyoruz neden vakit harcayayım mantığı güderek telefonları cevaplamıyor daha sonra kısa bir mesajla müsait olmadığımızı belirtiyoruz .Peki bizler neler yapıyoruz da başımızı kaşıyacak vaktimiz yok? Net olarak yapılan bir şey yok aslında.TV dizilerimiz var ,facebook ,twitter gibi sosyal alanlarda yeni arkadaşlıklarımız, paylaşımlarımız,oyunlarımız var..Gerçi bu şekilde daha sosyal olduk diyenlere de hayır denilemiyor.Esas sorunumuz belirli yaşıtlardaki insanların dahi bilinçli kullanamadığı aletleri henüz ilk okul seviyesindeki çocukların ellerine vermek.Geçenler de çok can sıkıcı bir yazı okudum 13-14 yaşındaki okul öğrencileri sınıflarından bir kızın zorla fotoğraflarını çekip ona şantaj yapıyor ve henüz 3-4 yaşında olan kızın kuzenlerine tecavüz ediyor! Ardından bangır bangır içimiz yanıyor diye bağıran anne ve babalarla karşılaşıyoruz .Bu biraz çelişkiye uğratıyor beni yani elbette herkes çocuklarını sevecek! Sevgisiz hayat geçmez fakat biraz tuhaflaşmaya başladı bazı şeyler.Benim çizgi film izleyip dışarıda ip atladığım yaşlarımda şuan bir kız çocuğu onu yapmayı çocukça buluyor!Ve böyle çocuk oturup evde annesi ile saçma sapan diziler izleyip ,internette sınırsız edepsizliklerle karşılaşıyor !Sonra ondan çizgi film izlemesini beklemekte akıl alıcı bir durum olmuyor.Erken büyüyorlar,ve bazı şeylerin hiçbir zaman tadına varamayacakları yaşlarını elleri ile çürütüyorlar.

Aslında genel konuya dönersek o ya da bu şekilde büyüyoruz buna engel olmak elde değil ama her yaşın tadını çıkararak büyümeliyiz ! Kalıplara sıkışmadan kendin olduğunu belli ederek.Yaşın 25 ama oyun parkı gördüğünde içine girip de çocuklarla eğlenmek istiyorsan ve bunda engel olan ‘Elalem ne der ‘,’koskoca kız/adam oldun olmaz yürü yoluna‘ kalıpların varsa içinde; bırak onları kenara derim ben hayat kısa ne zaman ne olacağı belli değil madem niye öldürüyoruz ki içimizdeki çocuğu ,sıcaklığı?

Her şeyimle ben buyum demeliyiz,kimse beni benden daha iyi tanıyamaz ve benim niteliklerimi bilemez. Yeri geldiğinde en ciddi insan olabildiğim gibi beşik (Manisalılar salıncağa beşik diyormuş arkadaşımdan alışkanlık yaptı :) ) gördüğümde de en yaramaz çocuktan daha çocuk olabilirim.Çünkü ben buyum göründüklerim için değil hissettiklerim için yaşarım!

Büyüdüğümüzde kalbimiz ölmez onu biz ellerimizle öldürürüz ve inanın bu şuç’a ortak olacak da çok olur! Büyütmeyin kalbinizi bırakın o ne isterse sizde peşinden gidin!

Çok önceleri ,yaklaşık 3 kere ,okuduğum bir kitap adı ile bitireyim;

‘Yüreğinin götürdüğü yere git ‘ Çünkü ;o seni asla yanıltmaz !!

- Obsesif Kompulsif -

8 yorum:

Esra dedi ki...

Her cümlesinde kendimi ve çocukluğumu buldum sanki.Nerde o sıcak mahalleler değil mi...Malesef...O güzel günleri canlı tutmayı ümit ediyorum.En güzeli dediğiniz gibi istiyorsak herkesten bize ne yeri gelir çocuk yeri gelir olgun oluruz bu ancak ve ancak bizi ilgilendirmeli.Ortalama yaşam süremizin 62.9 olduğu bu kısa yolculukta elimizde kalan kısacıkk ömrümüzü dilediğimiz gibi yaşamak ve eskileri yani o samimiyeti,sıcaklığı,şen şakrak anları yaşatmak en doğru olanıdır sanırım...BU KADAR İNCE,UNUTULMUŞ,GÜZEL KONULARA DEĞİNDİĞİNİZ İÇİN TEBRİK EDERİM OBSESİFCİM...

Obsesif Kompulsif dedi ki...

Aslında bu duygular bana yazı anımsatıyor;sıcak ,neşeli,kahkaha dolu sokaklar ,kırılmamış duygular ,gerçek gülümsemeler her yaz yeniden olsun istediğim duygular hatta yazda kalmayıp soğuk kış akşamlarında soba başında sohbetler umut ediyorum hepimiz için :)her duygu paylaşıldıkça güzelleşiyor sanırım samimi oluyor beğenmene cok sevındım :)

MasqoT dedi ki...

> Icell / Aysel çok çok güzel olmuş harbiden..anlatım da 10 numara..çocukluğa gidip-geliyor insan..ah birde kalıversek ya çocuklukta.. :/

Obsesif Kompulsif dedi ki...

Beğenmene sevindim Çağrı :) Çocuklukta kalsak yada kalmasak değilde ;keşke hiç samimiyetimizi kaybetmesek,yani o yaşlarımızdaki gibi birbirimize sıcak bakabilsek umutlarımız hiç kaybetmeyip,tartışmalarımızı sabahları unutsak keşke hepsi gerçekleşsede biz kalıplara sokulmuş birer heykelden farklı olmasak :(

Aslı k dedi ki...

Ah o güzel günler ama yeni güzel günlerde doğar ki umut etmek gerek bazen nefes almak en büyük mutluluk olur eline sağlık

cimcimecce dedi ki...

bian gözümün önünde canlandı o zehir arabasının arkasında koştuğumuz an..nasılda güzel bi kokusu vardı o sinek ilacının:)evet şimdiki çocuklar büyüyüp küçülmüş ve büyüyüp küçülürken geçirdikleri vakitler gidiş geliş hesaplarına işlendi ve artık yaşıyacak pek bişey kalmıycak büyüyünce onlara sonra da bunalımlar,intaharlar,cinayetler..

Obsesif Kompulsif dedi ki...

Asla Gitmez benimde burnumdan o koku :) Gerçi bazı bazı dolanıyorlar sözde ilaçlama araçları diye ama o duman yok artık belkide sadece cocuklar değişmiyor zaman zorla değiştiriyor hepimizi!

cimcimecce dedi ki...

zaman insanı ister istemez başkalaştırıyor maalesef..